17 Ekim 2010 Pazar

FIRIN SICAKLIKLARI

ılık: 150 derece

orta: 170-190 derece

sıcak: 220 derece

kızgın: 230-240 derece

21 Mayıs 2010 Cuma

Reçelleriniz İçin: Meyvaları iyice yıkayıp kurulamadan reçel yapmaya başlamayın. Üzerindeki toz ve tarım ilaçları reçellerinizin tadını bozabilir. Pişirdiğiniz reçeli karıştırırken mutlaka tahta kaşık kullanın. Şekerlenmelere karşı limon tozu yerine limon suyu sıkın. Pişirdikten sonra kuru ve temiz kavanozlara koyun. İyice soğumadan üzerinde oluşan hava kabarcıklarını kağıt havlu yardımı ile almadan kavanozun ağzını kapatmayın. Kış için hazırladığınız reçelleri serin ve karanlık bir yerde saklayın.

Bayatından Kaçın: Yumurtalarınızın taze mi bayat mı olduğunu anlamak istiyorsanız, onları içine biraz tuz katılmış suya atın. Günlükler suyun dibinde, 3-5 günlükler ortasında, bayat olan yumurtalar da yüzünde dururlar. Yumurtanın taze olup olmadığını, onu kırarak da anlayabilirsiniz. Kırdığınızda sarısı yayılıyor, dağılıyorsa bayat, bombeli şekilde duruyorsa taze demektir. Bu yüzden onları teker teker bir kaba kırın, bayatları yemeğe karıştırmadan atma şanslınız olsun.
Balıkların iyi kızarması için önce yıkayıp kurulayın, sonra una bulamadan önce süte batırın.

Bu Tavuk Başka Tavuk: Haşlayacağınız tavuğun içine 1 diş sarımsağı soymadan atıverin. Sizin tavuğunuzun lezzeti herkesinkinden farklı olacaktır. Tavuğu fırından çıkardınız. Eğer hemen yenmeyecekse, fırından çıktığı anda folyo kağıdına sıkıca sarın. Bu da yumuşacık kalması için bir hile. Fırına konacak tavuğun tepsisi, tavuk büyüklüğünde olmalı. Daha büyük bir tepside, eriyen yağlar boş kalan kısımlara akıp yanar. Fırında tavuğun beyaz göğüs etinin kurumaması için butları birbiri üzerine çapraz koyun. Ancak pişme süresi yarılanınca sırt üstü yatırın.




Tavuk alırken nasıl pişireceğinizi önceden planlayın. Fırında pişecek tavuk yağlı olursa kurumaz. Ama tencerede pişireceksiniz yağsız olmalı. Dört kişiden fazlaysanız, bir büyük yerine iki küçük tavuk alın. Böylece herkese tavuğun "iyi yeri" gelir.
Kızartmanın İnceliği: Patlıcanı yağda kızartmadan önce, tuzlu suda 5-10 dakika bekletin. Göreceksiniz ne kararacaktır, ne de fazla yağ çekecektir. Nar gibi kızarmış bir tavuk için, pişmesine yakın üzerine tuzlu su sürmeyi deneyin, sonucu göreceksiniz.

Dana eti alırken bilmeniz gereken en önemli nokta, yağlarının dokununca sanki bir mermerin damarları gibi sımsıkı olması. Bir de beyaz olmalı. Hayvan yaşlandıkça yağı sarı bir renk alır.
Enginarlar bütün de olsa, çanakları da pişirilirse suyun üzerinde yüzerler. Önlemek için tencereyi kapağıyla değil, temiz bir bezle kapatın. Bez buhardan şişer, oluşan basınç ise enginarları dibe iter.


Sakla Samanı: Eskiden kış günlerinde limon ve portakal kabukları atılmaz, sobanın üzerine konup odayı mis gibi kokuturmuş. Şimdi bu kabukların nefis kokularından mutfağınızda yararlanabilirsiniz. Kabukları yıkayıp fırında iyice kurutun. Sonra mutfak robotunda un gibi öğütün, bir kavanozda saklayın ve kek, pasta veya muhallebi yapacağınız zaman içine biraz katın. Bir "tatlı ustası" olarak bu da sizin küçük sırrınız olsun.
Kiraz Saplarından Çay: Kiraz 1 ay gibi kısa süre içinde piyasada bulabildiğimiz ve ondan sonra da 1 yıl özlediğimiz bir meyva. Meyvasını yediğimiz kirazın saplarını sakın atmayın. Bu sapları kurutarak ilginç, ilginç olduğu kadar da Sağlıklı çay yapabilirsiniz. 30 gr kiraz sapını 1 litre suda 10 dakika kaynatarak hazırlayacağınız çay, hem böbrekleri çalıştırır, hem de zehirli maddelerin vücuttan atılmasına yardımcı olur.

Aman Yağ Sıçramasın: Kızartma yaparken kızgın yağın çevreye sıçramasından çok pratik bir yolla kendinizi koruyabilirsiniz. Yağı kızdırmadan önce tavanın içine bir miktar tuz atarsanız, yağınız sıçramayacağı için güvenle kızartma yapabilirsiniz. Tuz, yağın içindeki sıçramaya sebep olan nemi alacaktır.
Mantarda Lezzetin Sırrı: Mantarın kokusunu kaybetmemesi için çok az suda ve çabuk pişirmelisiniz. Yani, harlı ateşte kısa sürede. Bol suda uzun süre kaynayan mantar sert ve lezzetsiz olur.
Uzun süre dolapta kalıp pörsüyen salatalığı diri hale getirmek mt aksi halde meyvalar diriliklerini kaybederler. Son dakikada mümkün. Salatalığınızı yıkadıktan sonra 10-15 dakika limonlu suya yatırırsanız, yine o eski taze görüntüsünü elde edebilirsiniz. Hatta aynı yöntemi maydanoz için de uygulayabilirsiniz

Japonlar Böyle Yapıyor: Pilavınızın renginin beyaz olmasını istiyorsanız, demleme suyuna bir miktar limon suyu sıkın. Japonlar da böyle yapıyor zaten.
Kibrit Çöpünün Hikmeti: Siz de yumurta haşlarken kabuklarının çatlamasından yakınıyorsanız, suyuna 4 kibrit çöpü atıverin, sorununuz ortadan kalktı bile.
Kokuların İnatlarını Kırın: Balık kokusu inatla ellerinizi terk etmiyor mu? Hemen bir limonu ikiye kesip ellerinizi onunla ovun. Kokular daha fazla direnemeyeceklerdir. Balıklı kızartma tavası ve tabaklarınızı sakın kaynar suyla yıkamayın, çünkü kaynar su bütün inatçı kokuların işbirlikçisidir. Önce bir güzel soğuk sudan geçirin, sonra dilediğiniz gibi yıkayabilirsiniz. Yumurta kokusunun da bardak ve tabaklarınız üzerindeki inadını aynı şekilde kırabilirsiniz.

20 Mayıs 2010 Perşembe

Tencere Dibin Kara Dedirtmeyin: Haydi yemeği yaktınız, bir de dibi tutan tencereden olmayın. Onu günlerce ıslatmak yerine, hemen içine su doldurup ateşe koyuverin. Su kaynadıktan sonra rahatça temizlendiğini göreceksiniz. Sütü çok az da kaynatsanız, tencerenin dibine, ille de beyaz bir tabaka halinde yapışır. Buna engel olmak için, sütü koymadan önce tencereyi soğuk suyla şöyle bir çalkalayın.

Tencerelerinizin içinde, anlamını bilemediğiniz beyaz lekeler mi oluşuyor? Fazla düşünmeyin, bu, suyunuzun kireçli olduğunu gösterir. İçlerinde sirkeli su kaynatıp onları bu lekelerden kurtulabilirsiniz. Elma sirkesi kullanırsanız çok daha iyi sonuç elde edersiniz.
Vitamini Kesmeyin: Kabuklu sebzelerin ve meyvaların vitamininin, en fazla kabuklarına çok yakın yerlerinde olduğu belirtilerek, "Bunun için çok ince soyun, ya da hiç soymadan kullanın. Yeşil sebzeleri doğramadan yıkayın, aksi takdirde kesik yerlerinden vitamini kaybeder. Yeşil salataların genellikle atılan dış yaprakları, güneşe yakın oldukları için daha çok vitamin içerir" ifadesine yer veriliyor.
Balığın Gözü: Balığın tazesi parlak gözlerinden ve koyu kırmızı süzgeçlerinden anlaşılır. Bir de pulları gevşek olmamalıdır. Taze fasulyeyi, enginarın çanak yaprağını, kırmadan almayın. "Çat" diye kırılmıyorsa zaten hiç almayın.

22 Nisan 2010 Perşembe

Bunları Sofranızdan Eksik Etmeyin

Vitamin ve mineral deposu olan gıdalar, başta kanser olmak üzere pek çok hastalığa yakalanma riskini azaltıyor. İşte o besinlerden bazıları şunlar:

ADAÇAYI:

Kalp krizi riskini azaltır. Aşırı terlemeye neden olan hastalıkları giderir. Kramp, omurilik rahatsızlığı, beze ve sinirsel titremelerde mucize etkileri vardır. Böcek sokmalarına karşı ısırılan bölgeye adaçayı yaptığını toz olarak uygulamanız önerilir.

CEVİZ:

Damar koruyucu, ishal kesici, cildi temizleyici, siğil giderici, mantar hastalıklarında etkili, tümör engelleyici ve bağışıklık sistemini koruyucu özellikleri bulunmaktadır. Ceviz kanın pıhtılaşmasını önler, kan dolaşımını düzenler.

IHLAMUR:

Gribal enfeksiyonların yanı sıra güzellik ve ciltteki lekelere karşı da mucize etkileri vardır. Cilt lekeleri için iyice kaynatılıp, leke olan kısma sürülmesi öneriliyor. Bunun yanında strese karşı da ıhlamuru mutfağınızdan eksik etmeyin.

HİNDİBA:

Safra kesesi ve karaciğer hastalıklarında mucizeler yaratır. Kronik karaciğer iltihaplanmalarına karşı tedavi edici özelliği vardır. Şeker hastalığına da iyi gelmektedir. Bunun yanı sıra deri kaşıntıları ve sivilcelere karşı da şaşırtıcı derecede etkilidir.

KARABAŞ OTU:

Ağrıları dindirir, kalbe kuvvet verir` Özellikle sigara kullananlar için belirtelim, balgam sökücü özelliği vardır. Uyuşukluk gideren bu bitki zindelik kaynağıdır. Sara ve beyin hastalıklarının tedavisinde de kullanılır.

KEREVİZ:

Huysuz ve asabi biri misiniz? Kereviz tüketin. Sakinleştirici özelliği var. Böbrek için çok yararlı, kanı temizliyor, kilo almayı önlüyor ve cinsel gücü artırıyor.

KUŞBURNU:

Hangi vitamini ararsanız var. Grip ve soğuk algınlığı için bire bir. Kabızlık için de çare... Yorgunluk ve halsizlik için öneriliyor. Kan yapıcı ve tansiyon düzenleyici özelliği ile mutfaktan eksik edilmemeli.

MAYDANOZ:

Bir tutam maydanoz vücudun günlük C vitamini ihtiyacının tamamını karşılıyor. Toksinleri vücuttan atıyor, kanı temizliyor, kansızlığa, böbrek ve karaciğer rahatsızlıklarına iyi geliyor.

MEYAN KÖKÜ:

Balgam söktürücü özelliği olan bu bitki mide ülseri tedavisinde kullanılır. Böbreküstü bezlerini çalıştırdığı gibi kramp girmelerinde de çözücü etkisi vardır. Ayrıca iyi bir kabızlık gidericidir.

NAR:

Narda bol miktarda antioksidan, C vitamini, demir ve potasyum var. Bir bardak nar suyunun antioksidan özelliği, iki kadeh kırmızı şarap ve 10 bardak yeşil çay ile aynı seviyede. Üstelik, bu özellikleri sayesinde kalbi ilaç gibi koruyor.

SEMİZ OTU:

Uzmanlar, Parkinson tedavisinde hastalarına mutlaka semiz otu salatası yemelerini öneriyor. Zihin yorgunluğu, sinirlilik ve uykusuzluğa iyi gelir. Kanı temizleyici özelliği vardır.

PELİN OTU:

Mideniz ile sorun yaşıyorsanız, gastrit derdiniz varsa pelin otu birebir... Bu bitki sindirim zor besinlerin hazmını kolaylaştırıyor. Tonik etkisiyle de kan dolaşımını artırarak, vücuda zindelik veriyor. Bir önemli özelliği ise vücuda sürüldüğünde haşereleri uzaklaştırması.

SOĞAN:

Mümkün olduğu kadar çiğ tüketin. Zira çiğ tüketildiğinde mideyi güçlendirir, sindirim sistemini uyarır, idrarı arttırır. Grip, nezle, gırtlak iltihabı ve öksürüğü önleyici olarak kullanılır.

ZERDEÇAL:

Zerdeçal en etkin ve en yaygın kullanılan antioksidanlardan biridir. üst solunum yolu enfeksiyonu, astım, bronşit ve sinüzit tedavisinde kullanılır. Kansere karşı etkilidir. Beyni güçlü tutarak, alzheimerı önler.

ZEYTİN:

Özellikle zeytinin yağı mucize kaynağı olarak görülür. Vücudun ihtiyaç duyduğu omega 6 yağ asidine sahiptir. Hücre yenileyici özelliği ile cildi besleyip, güçlendirir... Zeytin ve zeytinyağı asla mutfaktan eksik edilmemeli, bolca tüketilmeli.

Yaşlanmaya Karşı Beslenme Önerileri

Uzun yaşamın en önemli ayaklarından birini beslenme tarzı ve yedikleriniz oluşturur. Ne yediğiniz ve nasıl pişirdiğiniz, yaşlanmayı durdurmada önem taşır Yaşlanmayı geciktirmek, yaşlanma hızımızı yavaşlatmak için kullandığımız Anti aging hayat tarzının önemli bir bölümünü, beslenmemiz oluşturuyor. İşte beslenmeyle ilgili 30 önerimiz:


Katı yağlarla yaptığınız yemeklerde zeytinyağı, kanola yağı, ayçiçek yağı ve mısırözü yağını deneyin.

Tam yağlı süt yerine önce yarım yağlı, birkaç gün sonra yağsız süt içmeyi deneyin, göreceksiniz alışacaksınız.


Çorbaları yağsız yapın. Çorba yağlı veya et suyu ile yapılmışsa buzdolabında soğutun. Donan yağı üste çıkar, bunu kaşıkla alıp atın.

Etlerin yağını, tavuğun derisini pişirmeden önce çıkartın. Kırmızı et yerine balık ve tavuk gibi etleri tercih edin. Haftada en az birkaç kez balık yiyin.

Yeni yiyecekler yaratın. Domates, domates suyu, hardal, biber gibi karışımlardan yağsız ve şekersiz soslar yapmaya alışın. Diyet sütle sebze püresi karıştırıp soslar yapın.

Şeker kullanımını önce yarıya, sonraları dörtte bire indirin. Bazı tatlıların şekerini azaltın, tadını vanilya veya tarçınla verin.


Bir bütün yumurta yerine iki yumurtanın sarısı çıkartılmış aklarını deneyin. Üç yumurtalı omleti bir tam yumurta ve dört yumurta akı ile yapın.

Alıştığınız yiyeceklerin yerine başka yiyecekleri koymayı deneyin. Beyaz pilav yerine esmer pilav veya bulgur pilavı yapın. Esmer pirinç ve bulgur liften zengindir.

Lokantalarda yemeğinizi beklerken önümüze konan sıcacık ekmeklerin iştah kabartıcı kokularına karşı koyun ve yemeyin.

Günün stresi nedeniyle ''akşam yeme sendromu'' na girmeyin. Evde devamlı atıştırmak yerine oyalanacak işler bulun.


Otururken veya uzanırken bir şey yememeye alışın. Masaya oturmadan yemek yememeyi benimseyin. Yerken televizyon seyretmeyin, gazete, kitap okumayın.

Lokmalarınızı iyi çiğneyerek yavaş yemeye alışın. Lokma arasında 30 saniye kadar zaman geçirmeye çalışın. Yemekte rahatlatıcı bir müzik dinleyin.

Tabaktaki yemeğinizin renklerini görün, kokusunu duyun, her lokmanın tadını alın.

Yediklerinizin içinde görünmeyen gizli yağlar olduğunu unutmayın. Bir hamburgerin, kekin içinde bol miktarda yağ vardır.


Lokantada yemeğe başlamadan önce mönüyü inceleyip plan yapın. Size uyan yemekler bulamadıysanız, istediğiniz küçük değişikliklerle yemeğinizi sipariş edin.

Günde 30 - 35 gram kadar lif yiyin. Ne kadar fazla sebze, meyve ve işlenmemiş tahıl yerseniz o kadar fazla lif almış olursunuz. Eğer lifli yemeye alışık değilseniz, miktarını yavaş yavaş artırın yoksa hazım sorunu yaşarsınız.

Yeterince lifli gıda yememekle bağlantılı bulunmuş olan hastalıklar şunlardır: Kabızlık, apandisit, bağırsak kanseri, spastik kolit, mide fıtığı, bacak varisleri, hemoroid, koroner damar hastalığı, yüksek kan basıncı, safra kesesi taşları, diabet, obezite, ülseratif kolit.

Yulaf ezmesi, kuru fasulye, elma, havuç, greyfrut, mercimek, yeşil biber, kuşkonmaz, tatlı patates çok lifli gıdalardır. Kabukları soyulmadan yenen tüm meyve sebzeler, buğday, fındık, fıstıklar iyi birer lif kaynağıdır.


Bol antioksidan almak için en canlı ve koyu renkli meyve ve sebzeleri seçin. En canlı renkli portakal, ıspanak ve marullar bol beta karoten ve lutein, en kırmızı üzümler, en kırmızı ve sarı soğanlar bol quersetin içerirler.

Mikrodalga fırında pişirilen brokolideki C vitamininin yüzde 15’i yok olurken, suyla kaynatmada yüzde 50’si yok olur. Buharda pişirmeyle yüzde 50’den azı kaybolur.


En iyi antioksidan yağ, zeytinyağıdır. Gençliğinizi korur ve hastalıklardan uzak tutar. Zeytinyağı kötü kolesterolün (LDL) okside olmasını ve damar duvarına girmesini önler, iyi (HDL) kolesterolü artırır. Böylece sizi kalp damar hastalıklarından ve inmeden uzak tutar. Zeytinyağı kansere karşı da korur.

Avokado, tekli doymamış yağdan zengindir, kötü (LDL) kolesterolü düşürerek, kalp hastalığı riskini azaltır. Cildinizi yumuşak, saçlarınızı parlak yapar.

Ispanak tüm koyu yeşil yapraklı sebzeler gibi kalsiyum, folik asit ve K vitamininden zengindir. Kalsiyum kemikleri sağlamlaştırır; folik asit kalp hastalıklarından korur; K vitamini de kan pıhtılaşması için gereklidir.

Bir kivi, bir portakaldan daha çok C vitamini içerir. Kaslarımızın kasılmasında rol oynayan potasyum bakımından da zengindir.

Brokoli bol beta karoten, sülforaphan ve C vitamini içerir. Bir araştırma sülforaphanın, mide ülseri ve kanserine yol açan Helikobakter Pylori’yi yok ettiğini gösterdi.

Keten tohumu yağı, kansere ve kalp hastalıklarına karşı koruyucu maddeler içerir.

Yağsız süt ürünleri protein ve kalsiyumdan zengin, doymuş yağdan fakirdir. Kemik, kas ve dişlerin yapısını sağlamlaştırıp tansiyon kontrolünde etkili potasyum içerir.

Demir, ciğer, yumurta sarısı, kırmızı et, nohut, mercimek, yeşil yapraklı sebzelerde ve balıkta bolca bulunur. Eksikliğinde kansızlık ve bağışıklık sistemi bozuklukları oluşur.

Etleri kızartma, ızgara, füme, barbekü yaparak pişirme sırasında içinde heterosiklik aminler oluşur. Bunlar karsinojendir ve kazıyarak uzaklaştırmak mümkün değildir.

Beyin İçin Faydalı 5 Yiyecek

Beyninizin fonksiyonlarının sağlıklı çalışması için bu 5 yiyeceği beslenme programınızda her zaman bulundurun.

Akıl ve ruh sağlığının merkezi beyin, en ufak bir değişim ve eksiklikten anında etkilenebiliyor. Beslenme de buna dahil. Besin ve mineral değeri düşük bir yiyecek sinir sistemini bozarken, balık gibi fosforlu gıdalar beynin daha iyi çalışmasını sağlıyor. İşte beyniniz için 5 faydalı yiyecek…

Somon

Omega 3 kaynağı somon, uskumru gibi soğuk denizlerde yetişen yağlı balıklar beyni hem korur, hem de besler. Omega 3, beyin hücrelerinin gelişimini de sağladığından çocuklara da önerilir. Haftada en az 2 kez somon yenilmesi beyniniz için çok yararlı olacaktır. Çünkü içeriğinde bulunan faydalı yağ beynin temel kimyasını etkilemekte ve gelişimini sağlamaktadır.

Tahıllar

Beyin karbonhidratı çok sever. Ayrıca beynin yiyeceklerle vücuda alınan enerjinin yüzde 20’sini harcadığını da düşünürsek yediğimiz yiyeceklerin önemi bir hayli artıyor. Tam tahıllı ekmek ve yulaf ezmesi ile güne başlamanız gün boyunca beyninizin çok iyi çalışmasını ve kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacaktır.

Potasyum

Potasyum beynin normal çalışmasını sürdürmesi açısından çok önemli bir mineraldir. Çünkü sinirler üzerinden oldukça fazla etkisi vardır; sinir sistemindeki mesajların iletilmesini sağlar. Potasyumu vücuduma nasıl sokabilirim derseniz; muz, avokado, kivi, incir, lahana, brokoli, patates, zeytin, sarımsak, süt ürünleri ve portakal suyunu bol bol tüketmenizi tavsiye ederiz.

B vitamini

Bol bol türü bulunan B vitamini beyin merkezi için çok önemlidir. Temel sinir ve beyin fonksiyonlarının düzgün bir şekilde çalışması için gerekli olan B vitamini beslenme programınızda her zaman yer alması gereken vitaminlerdendir. B vitaminini tahıllar, baklagiller, süt ürünleri, tavuk ve balıktan alabilirsiniz.

C vitamini

Güçlü bir antioksidandır. Beynin bulanıklığını, mahmurluğu en iyi önleyen vitamindir. Özellikle ağır ve yağlı bir yemekten sonra C vitamini içeren besinlerden almanız tavsiye edilir. Çilek, limon, portakal, greyfurt, mandalina gibi C vitamini içeren yiyecekler hem beyninize, hem de ruhunuza çok iyi gelecektir.